Sitemizde, siz misafirlerimize daha iyi bir web sitesi deneyimi sunabilmek için çerez kullanılmaktadır.
Ziyaretinize varsayılan ayarlar ile devam ederek çerez politikamız doğrultusunda çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz.
X

Madde 74

I. Ceza hukuku ile ilişkisinde

D.  Yargılama

I.   Ceza hukuku ile ilişkisinde

Madde 74 - Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir.

Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.

I-) 818 Sayılı Borçlar Kanunu:

VIII - Ceza hukuku ile medeni hukuk arasında münasebet

Madde 53 - Hâkim, kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin faili temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair ahkâmiyle bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat karariyle de mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tâyin hususunda dahi hukuk hâkimini takyit etmez.

II-) Madde Gerekçesi:

Madde 73 - 818 sayılı Borçlar Kanununun 53 üncü maddesini karşılamaktadır.

Tasarının iki fıkradan oluşan 73 üncü maddesinde, sorumlu kişi hakkında ceza yargılaması sonucunda verilen kararların, tazminat davasına ilişkin medenî yargılama üzerindeki etkisi düzenlenmektedir. 818 sayılı Borçlar Kanununun 53 üncü maddesi, tek fıkradan oluşmaktadır.

 818 sayılı Borçlar Kanununun 53 üncü maddesinin “VIII. Ceza hukuku ile medenî hukuk arasında münasebet” şeklindeki ibare, Tasarıda “D. Yargılama / I. Ceza hukuku ile ilişkisi” şeklinde değiştirilmiştir.

818 sayılı Borçlar Kanununun 53 üncü maddesinde kullanılan “ceza mahkemesi” sözcükleri yerine, Tasarının 73 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında “ceza hâkimi” sözcükleri kullanılmıştır.

Metninde yapılan arılaştırma dışında, maddede 818 sayılı Borçlar Kanununa göre bir hüküm değişikliği yoktur.

III-) Kaynak İsviçre Borçlar Kanunu:

1-) OR:

VIII. Verhältnis zum Strafrecht

Art. 53

1 Bei der Beurteilung der Schuld oder Nichtschuld, Urteilsfähigkeit oder Urteilsunfähigkeit ist der Richter an die Bestimmungen über strafrechtliche Zurechnungsfähigkeit oder an eine Freisprechung durch das Strafgericht nicht gebunden.

2 Ebenso ist das strafgerichtliche Erkenntnis mit Bezug auf die Beurteilung der Schuld und die Bestimmung des Schadens für den Zivilrichter nicht verbindlich.

2-) CO:

VIII. Relation entre droit civil et droit pénal

Art. 53

1 Le juge n’est point lié par les dispositions du droit criminel en matière d’imputabilité, ni par l’acquittement prononcé au pénal, pour décider s’il y a eu faute commise ou si l’auteur de l’acte illicite était capable de discernement.

2 Le jugement pénal ne lie pas davantage le juge civil en ce qui concerne l’appréciation de la faute et la fixation du dommage.

IV-) Yargı Kararları:

1-) YHGK, T: 18.01.2022, E: 2017/1437, K: 2022/15:

“… I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; … Yatılı İlköğretim Bölge Okulu öğrencisi olan ...’ın 03.12.2005 tarihinde ranzadan düşerek hayatını kaybetmesi üzerine, ailesi tarafından müvekkili idare aleyhine … 1. İdare Mahkemesinin … dosyası ile açılan dava sonucunda davanın kabulüne karar verildiğini, müvekkili idare tarafından ölenin ailesine toplam 60.087,63TL ödendiğini, okul pansiyonundan sorumlu müdür vekili olan davalı ...’ün öğrencilerin ranzalardan düştüklerini bildiği hâlde bunu öğretmenler kuruluna taşımadığını, kalıcı önlemler için gerekli yazışmaları yapmadığını, davalı ...’ün de olay günü nöbetçi ve belletmen öğretmen olduğunu, saat 00:30 ile 02:00 arası görevi başında olmadığını, “özürsüz ve izinsiz olarak göreve geç gelmek, erken ayılmak, görev mahallini terk etmek” fiilini işlediğini, diğer davalı ...’ın ise ...’ın 21.09.2005 tarihinde ranzadan düştüğü günde nöbetçi belletmen öğretmen olduğunu, bu durumu nöbet defterine kaydetmediğini, kayıtsız ve düzensiz davrandığını, davalıların olayda kusurlu olduklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 60.087,63TL’nin ödeme tarihi olan 16.04.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan rücuen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalılar Cevabı:

5.1 Davalılar ... ve ... vekili cevap dilekçesinde; müvekkillerinin kendilerine verilen görevleri kanunlar çerçevesinde yapmakta olan devlet memuru olduklarını, üzücü olayın meydana gelmesinde kusurlu olduklarının açıkça belirlenmesinin gerektiğini, Cumhuriyet Savcılığı tarafından yapılan soruşturma aşamasında alınan bilirkişi raporunda davacı Bakanlığın gerekli standartları sağlayamadığından dolayı asli kusurlu olduğunun bildirildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

5.2. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; dava konusu olayın idarece temin edilen ranzalarda meydana geldiğini, ranzaların standartlarının idarece belirlendiğini, müvekkilinin idareci veya nöbetçi öğretmen olarak bulunmadığı bir olaydan dolayı suçlandığını, üzücü olaydan yaklaşık bir ay önce ölen çocuğun yine ranzadan düştüğü gün kendisinin nöbetçi olduğu ve bu olayı nöbet defterine yazmadığı gerekçesiyle disiplin cezasına maruz kaldığını, idarenin kendi kusurunu davalılara yüklemek istediğini, olayda müvekkiline atfedilecek bir kusurun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkeme Kararı:

6. … 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin … kararı ile; … bilirkişi raporunun hükme esas alındığı, olayın hizmetin kötü işlemesinden (ranzaların hizmete uygun standartta bulunmamasından) kaynaklandığı, standartların ülke genelinde sunulan bir hizmet için davacı Bakanlık tarafından belirlendiği, davalıların standartların belirlenmesinde herhangi bir yetkilerinin bulunmadığı, olayın tipik bir hizmet kusuru niteliği taşıdığı ve davalılara rücu şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 18.06.2015 tarihli ve 2015/6115 E., 2015/8208 K. sayılı kararı ile;

“...Dosya kapsamından; olayla ilgili ceza davasında davalılardan ...’ün de yer aldığı sanıkların beraatine karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine diğer sanık hakkındaki beraat kararının Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 29/01/2014 tarih, 2013/29879 esas, 2014/2013 karar sayılı ilamı ile onandığı ancak aynı ilam ile ...’ün olayda kusuru bulunduğu ve mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. … Asliye Ceza Mahkemesi tarafından söz konusu bozma ilamına uyularak davalılardan ... hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.

Olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunup uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca hukuk mahkemesi ceza mahkemesinin maddi olguya ilişkin belirlemeleri ile bağlıdır. Davaya konu olayda davalılardan ...’ün daha önce de ranzadan düşen ölenin ranzanın birinci katında yatması ile ilgili talebi olumsuz karşıladığı, öğrencinin ranzadan düşmesini engelleyici tedbirleri almadığı belirlenmiştir. Şu durumda davalılardan ... yönünden olayda kusuru bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi doğru değildir. Anılan davalının sorumlu tutulması gerekir. Bunun yanında mahkeme kararının gerekçesinde belirtildiği şekilde, olayda hizmet kusurunun asıl etken olması da dikkate alınarak 818 s. BK m. 43 ve 44 (6098 s. TBK m.51, 52 ) uyarınca uygun bir hakkaniyet indirimi de yapılarak hüküm kurulmalıdır. Kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir …’’ gerekçesi ile karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. … 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin … kararı ile; önceki karar gerekçesine ek olarak; ceza mahkemesindeki kusura ilişkin tespitlerin hukuk mahkemesini bağlamayacağı, hukuk hâkiminin bağımsız olarak Borçlar Kanunu ilkeleri çerçevesinde davalının kusurlu olup olmadığını denetleyebileceği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dava konusu olayda, davalılardan ...’ün kusurlu olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre davalı ...’ün eldeki davada sorumlu tutulup tutulamayacağı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

24. Aynı düzenleme, TBK’nın 74. maddesinde de;

“Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir.

Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz” şeklinde yer almaktadır.

25. Bu açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararının, kusur ve derecesinin, zarar tutarının, temyiz gücü ve yükletilme yeterliğinin ve illiyet gibi esasların hukuk hâkimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır.

26. Hukuk hâkiminin yukarıda açıklanan bu bağımsızlığı sınırsız değildir. Gerek öğretide ve gerekse Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hâkiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hâkiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır.

27. Yargıtayın yerleşik uygulamasına ve öğretideki genel kabule göre, maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hâkimini bağlar. Ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusunda kesinleşmiş kabul bulunması hâlinde, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir. Nitekim aynı ilkelere Hukuk Genel Kurulunun 16.09.2021 tarihli ve 2017/(15)6-498 E., 2021/1023 K. sayılı kararında da değinilmiştir.

28. Borçlar Kanunu’nun 53. maddesine göre ceza mahkemesinin kusur oranı ile bağlı değilse de ceza mahkemesinde belirlenen olgu hukuk hâkimini bağlar. Bir başka anlatımla ceza mahkemesinde kusurun varlığına ilişkin maddi olgu hukuk hâkimini bağlayacağından, kesinleşen ceza mahkemesi kararı ile mahkûm olanlara kusur verilmesi gerekmektedir.

29. Bununla birlikte hukuk hâkimi, ceza yargılamasında sanığın kusurunun olmadığına ilişkin yapılan tespitle bağlı değildir; ancak sanığın kusurlu olduğuna ilişkin yapılan tespitle bağlı olmalıdır. Zira her ne kadar kusura ilişkin saptama ceza hâkimi tarafından yapılmış olsa da ceza hukukunda kusura ilişkin kurallar, özel hukuka göre daha sıkı olarak tespit edildiği için ceza hâkimi kusurun mevcudiyetini bir kez tespit ettiğinde bu maddi olgu artık hukuk hâkimini bağlar. …

30. Gelinen aşamada hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının hukuk hâkimini bağlayıp bağlamayacağı hususunun da irdelenmesi gerekmektedir.

31. Öncelikle belirtmek gerekir ki; “Kurulan hükmün sanık hakkında hukuksal bir sonuç doğurmamasını” ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, davayı sonuçlandıran ve uyuşmazlığı çözen bir “hüküm” değildir. Bunun sonucu olarak, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar, CMK’nın 223. maddesinde sayılan hükümlerden olmadığından, bu tür kararların yasa yararına bozulması durumunda yargılamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi, davanın esasını çözen bir karar bulunmadığı için verilecek hüküm veya kararlarda lehe ve aleyhe sonuçtan da söz edilemeyecektir (Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.05.2011 tarihli ve 2011/4-61 E., 2011/79 K.; 06.10.2009 tarihli ve 2009/4-169 E., 2009/223 K. sayılı kararları).

32. Kaldı ki, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesinin 5. fıkrasında, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmayacağı açıkça ifade edilmiştir.

33. Böylece hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile kurulan hüküm, belli bir süre sanık hakkında hüküm ifade etmemekte, herhangi bir sonuç doğurmamaktadır. Sanık bulunduğu hâl üzere bırakılmakta, aynen yargılanan kimsenin durumunda kalmakta ve yapılan yargılama geçici bir süre askıda kalmaktadır. Askı süresi boyunca, yargılanan kimsenin sanık sıfatı devam eder ise de, hiçbir şekilde bu kimse hükümlü sayılamaz. Bu nedenle hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen kimse, hiçbir haktan yoksun bırakılamaz ve ayrıca bu karara dayanarak hiçbir hukukî statüden dışarıya çıkarılamaz.

34. Tüm bu açıklamalar ve yasal düzenlemeler ışığında somut olay incelendiğinde; …

35. Davalı hakkında ceza mahkemesi tarafından hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş olup, yukarıda yapılan açıklamalar uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı maddi olgu yönüyle kesin bir mahkûmiyet kararı değildir.

36. Ancak, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 29.01.2014 tarihli ve 2013/29879 E., 2014/2013 K. sayılı kararı ile; “… ölenin 21.10.2005 tarihinde de ranzadan düşerek yaralandığı, müştekiler ve tanık … ’in beyanlarına göre, ilk olaydan sonra, ölenin ranzanın birinci katında yatırılmasının uygun olacağının okul idaresinden talep edilmesine ve aynı odada tekli yatak bulunmasına rağmen sanığın bu talebi olumsuz karşıladığı, öğrencinin ranzadan düşmesini engelleyecek herhangi bir tedbir de almadığı, dosyada mevcut iş güvenliği uzmanlarınca düzenlenen bilirkişi raporlarının tamamında mevcut eylem nedeniyle sanığa kusur izafe edildiği ve anılan raporların oluşa uygun olduğu anlaşılmakla, sanığın atılı suçtan mahkumiyeti yerine oluşan ve dosya kapsamındaki delillerle bağdaşmayan gerekçelerle yazılı şekilde beraatine hükmedilmesi, Kanuna aykırı olup…” şeklindeki gerekçelerle davalı ...’ün kusurlu bulunduğu, kusurun Yargıtay aşamasında verildiği ve mahkemece bozmaya uyulmakla kusurun varlığına ilişkin maddi olgunun kesinleştiği anlaşıldığından bu husus hukuk hâkimi yönünden yukarıda açıklanan nedenlerle bağlayıcı olacaktır.

37. Bu durumda, mahkemece davalı ...’ün kusurlu olduğu benimsenerek kusurun derecesi saptanmalı ve hesaplanan zarar miktarından olayda hizmet kusurunun asıl etken olması da dikkate alınarak BK’nın 43 ve 44. (TBK m. 51, 52 ) maddeleri uyarınca uygun bir hakkaniyet indirimi yapılarak hüküm kurulmalıdır. …”

V-) Yararlanılabilecek Monografiler:

Ferhat Erçin; Ceza Mahkemesi Kararlarının Hukuk Mahkemesine Etkisi, İstanbul, 2000.

 


Copyright © 2017 - 2024 Prof. Dr. İlhan Helvacı. Tüm hakları saklıdır.
X