Sitemizde, siz misafirlerimize daha iyi bir web sitesi deneyimi sunabilmek için çerez kullanılmaktadır.
Ziyaretinize varsayılan ayarlar ile devam ederek çerez politikamız doğrultusunda çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz.
X

Madde 6

3. Örtülü kabul

3.   Örtülü kabul

Madde 6 - Öneren, kanun veya işin özelliği ya da durumun gereği açık bir kabulü beklemek zorunda değilse, öneri uygun bir sürede reddedilmediği takdirde, sözleşme kurulmuş sayılır.

I-) 818 Sayılı Borçlar Kanunu:

3 - Zımni kabul

Madde 6 - İcabı dermeyan eden kimse gerek işin hususi mahiyetinden gerek hal ve mevkiin icabından naşi sarih bir kabule intizar mecburiyetinde olmadığı takdirde, eğer icap münasip bir müddet içinde reddolunmamış ise, akde münakit  olmuş nazariyle bakılır.

II-) Madde Gerekçesi:

Madde 6- 818 sayılı Borçlar Kanununun 6 ncı maddesini karşılamaktadır.

Tasarının tek fıkradan oluşan 6 ncı maddesinde, hangi koşullar gerçekleşince, sözleşmenin örtülü kabul açıklamasıyla kurulmuş sayılacağı düzenlenmektedir.

818 sayılı Borçlar Kanununun 6 ncı maddesinin kenar başlığında kullanılan “3. Zımnî kabul” şeklindeki ibare, Tasarıda “3. Örtülü kabul” şekline dönüştürülmüştür.

Metninde yapılan arılaştırma dışında, maddede 818 sayılı Borçlar Kanununa göre bir hüküm değişikliği yoktur.

III-) Kaynak İsviçre Borçlar Kanunu:

1-) OR:

3. Stillschweigende Annahme

Art. 6

Ist wegen der besonderen Natur des Geschäftes oder nach den Umständen eine ausdrückliche Annahme nicht zu erwarten, so gilt der Vertrag als abgeschlossen, wenn der Antrag nicht binnen angemessener Frist abgelehnt wird.

2-) CO:

3. Acceptation tacite

Art. 6

Lorsque l’auteur de l’offre ne devait pas, en raison soit de la nature spéciale de l’affaire, soit des circonstances, s’attendre à une acceptation expresse, le contrat est réputé conclu si l’offre n’a pas été refusée dans un délai convenable.

IV-) Yargı Kararları:

1-) YİBK, T: 10.11.1954, E: 18, K: 23:

“Netice: Demiryolları İdaresince yapılan intibak hatasının tashihi dolayisiyle maaş farklarının tahsilini dâva eden memurun diğer haklarından vazgeçtiğini gösteren başka bir fiil ve hareketi sabit olmadıkça diğer haklarından feragat etmiş olduğunun kabulü caiz bulunmadığına    karar verildi.” (RG. 27.12.1954; S: 8889).

2-) YHGK, T: 30.01.2013, E: 2012/670, K: 2013/171:

“… Uyuşmazlık; davacının sözleşmenin ilk yılında (Ocak 1999 ila Ocak 2000) tutturulamayan tonaj taahhüdü (sözleşmenin 15.maddesi) için ihtarname göndermesi üzerine davalının bu hükmün hiçbir zaman yerine getirilemeyeceğini, bu nedenle de sözleşmenin 15.maddesinin dikkate alınmaması kaydıyla sözleşmenin ifaya devam edilmesini aksi takdirde fesih şartlarını görüşmeye hazır olduklarını cevabi ihtarname ile bildirmesi ve davacının buna rağmen dava açmayarak kalan dokuz (9) yıl boyunca sözleşmeyi ifaya ve kendine yarar sağlamaya devam etmesi karşısında, taraflar arasındaki sözleşmenin 15.maddesinin uygulanmayacağı yönünde bir anlaşmanın meydana gelip gelmediği; dolayısıyla bu durumun davalı tarafta haklı bir güven oluşturup oluşturmayacağı; burada varılacak sonuca göre, davacı yararına ceza-i şart tazminatına mahkemece hükmedilmesi gerekip gerekmediği, noktalarında toplanmaktadır.

… taraflar arasında öteden beri mevcut iş ilişkileri dolayısı ile, o tarihe kadar ki uygulama çerçevesinde içlerinden birinin yaptığı siparişi diğer tarafın ayrıca bir kabul beyanında bulunmaksızın bir süre sonra malı göndererek (fiili kabul) cevaplandırmış bulunması, durumun bundan sonra da böyle olacağı hususunda bir güven olgusunun gerçekleşmesine yol açacağı belirtilmektedir. …

Davacı şirket vekili tarafından, davalı şirkete (Bayi) gönderilen Beyoğlu 9.Noterliği’nin 10 Mart 2000 tarih ve 05362 yevmiye nolu ihtarnameyle, 06.10.1998 tarihli bayilik sözleşmesinin 15.maddesine göre, eksik mal alımından kaynaklanan kar mahrumiyetinin müvekkili şirkete ödenmesi gerektiğinin bildirilmesi üzerine, davalı şirket (Bayi) tarafından davacı şirkete gönderilen Altındağ 4.Noterliği’nin 24 Mart 2000 tarih ve 06162 yevmiye nolu cevabi ihtarnamesinde sözleşmenin 15.maddesinin dikkate alınmaması kaydı ile bayiliklerinin devamına aksi takdirde fesih şartlarını görüşmek üzere bir araya gelmeye hazır olduklarını belirtmiştir.

Taraflar, az yukarıda içeriklerine yer verilen ihtarnamelere rağmen ticari ilişkilerini sözleşmenin kalan süresi olan dokuz (9) yıl boyunca sürdürmüşlerdir. Bu ticari ilişkinin devamı sırasında, davalı şirket (Bayi), sözleşme gereği her yıl satmayı taahhüt ettiği miktarın altında beyaz mal satmıştır.

Görüldüğü üzere, davalı şirketin, davacı şirkete hitaben gönderdiği 24 Mart 2000 tarihli ihtarnamedeki önerisi, davacı şirketin bu anılan ihtarnameye cevap vermemekle (veya sessiz kalmakla) birlikte, sözleşme süresince davalı şirkete beyaz mal vermesine ilişkin davranışı, bu ilişkinin sözleşmenin kalan süresince (9 yıl) devam ettiği göz önüne alındığında, davacı şirket, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin ceza-i şartı düzenleyen 15.maddesinin uygulanmayacağı konusunda davalı tarafta haklı bir güven oluşturmuştur.

Öyleyse, yerel mahkemenin az yukarıda belirtilen maddi ve hukuki olguları gözeterek, paralel gerekçelere dayalı olarak davacı tarafın ceza-i şart tazminatının reddine ilişkin karar vermesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, usul ve yasaya uygun direnme kararının onanması gerekir. …”

3-) Y. 19. HD, T: 23.01.2013, E: 2012/6232, K: 2013/1175:

“… Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında sipariş formunda belirtilen şartlarda 60.000 adet gaz vanasının üretilerek satın alınması konusunda yapılan anlaşma kapsamında 9120 adetlik ilk sevkiyatın davalıya teslim edildiğini ve bedelinin ödendiğini, ancak ilk teslimatın yapıldığı tarihte davalı tarafça müvekkiline gönderilen bir elektronik postada “hidroblok sistemlerinde 2 ay içinde çözülmesi beklenilen bir problem oluştuğu ve bu nedenle teslim aşaması haricindeki sevkiyatların bekletileceğinin” bildirildiğini ancak siparişlerin iptal edilmediğinin özellikle vurgulandığını, … davalı tarafça 2 ay içinde sorunun giderileceği bildirildiği halde halen iş bu dava tarihi itibariyle yaklaşık 14 aydır sipariş formuna konu malların davalı tarafça kötü niyetli olarak teslim alınmadığını ileri sürerek … davalının haksız hukuki tutum ve davranışları ile müvekkiline yapmış olduğu siparişleri teslim almaması ve bedellerini ödememesi nedeniyle sözleşme gereğince aynen ifaya, temerrüt tarihinden itibaren gecikme tazminatına ve sözleşmenin ayakta tutulması için müvekkilinin uğradığı müspet zararın tazminine hükmedilmesini, talepleri kabul edilmediği takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 12.000,00 TL sözleşmeye güvenden dolayı uğramış oldukları zararın tazminine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, … davacının davasına konu siparişlerin sözleşmenin kurulması için gerekli teklif, icap niteliğinde olmayıp bir ön anlaşmadan ibaret olduğunu, … ileri sürerek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece yapılan yargılama sonunda toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporlarına göre; davacı tarafça davalıya hukuken her bir sipariş talebi icap niteliğinde olan 6 adet e-posta gönderildiği, davacı tarafından yapılan yeni icap sonrası, 9.120 adet ilk sevkiyat davalıya teslim edildiği, bu teslimat sonrası teslim edilen mal bedelinin davalı tarafından davacıya ödendiği, davalının ilk teslimatının yanı sıra 13/10/2006 tarihli e-postada dondurulan kalan miktarları lütfen iptal etmeyin ifadesinin de davacının yeni icabının kabul edildiğini teyit ettiği, her iki halde de zımni kabulün söz konusu olduğu, davalının iddia ettiği gibi bu nitelikteki mal alım-satım için yapılan sözleşmenin taraflar arasında ayrıca yazılı bir sözleşmeye bağlanmasının şart olmadığı, davacı tarafından davalıya gönderilen faturaların davalı tarafından kabul edilerek itiraz edilmediği, bu durumda taraflar arasında iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme kurulduğunun kabulünün gerektiği, bu sözleşmeye dayalı olarak davacının davalı tarafından sipariş edilen gaz vanalarının en geç 7 gün içerisinde teslim alınmasını ve işlemiş faizler hariç olmak üzere toplam 13.638 Euronun ödenmesini ihtar ettiği, çekilen ihtara ve verilen mehile rağmen davalının söz konusu malları teslim alıp ödeme yapmayarak temerrüde düştüğü, davacının somut olayda aynen ifa ile birlikte gecikme tazminatını talep edebileceği, ihtarnamenin davalıya tebliğine ilişkin dosyada herhangi bir tebliğ şerhi bulunmamakla birlikte hayatın olağan akışı içinde 5 günde tebliğ edileceği gözetilerek davalının 12/03/2007 tarihinde temerrüde düştüğü, itibar olunan bilirkişi raporu ile raporda hesap olunan davacı zararının 1.358.142,00 TL olarak belirlenmiş olması dikkate alınarak davanın kabulü ile; 1.358.142,00 TL nin temerrüt tarihi olan 12/03/2007 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsil olunarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.

1)Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz istemlerinin reddi gerekmiştir. …”

Copyright © 2017 - 2024 Prof. Dr. İlhan Helvacı. Tüm hakları saklıdır.
X