C. Geri istenememe
C. Geri istenememe
Madde 81 - Hukuka veya ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla verilen şey geri istenemez. Ancak, açılan davada hâkim, bu şeyin Devlete mal edilmesine karar verebilir.
I-) 818 Sayılı Borçlar Kanunu:
(C) İstirdadın Caiz Olmaması
Madde 65 - Haksız yahut ahlâka (âdaba) mugayir bir maksat istihsali için verilen bir şeyi istirdada mahal yoktur.
II-) Madde Gerekçesi:
Madde 80 - 818 sayılı Borçlar Kanununun 65 inci maddesini karşılamaktadır.
Tasarının tek fıkradan oluşan 80 inci maddesinde, hukuka veya ahlâka aykırı bir amaca ulaşmak için verilen şeyin geri istenememesi düzenlenmektedir.
818 sayılı Borçlar Kanununun 65 inci maddesinin kenar başlığında kullanılan “C. İstirdadın Caiz Olmaması” şeklindeki ibare, Tasarının 80 inci maddesinde “C. Geri istenememe” şeklinde değiştirilmiştir.
Maddenin birinci cümlesi, 818 sayılı Borçlar Kanununun 65 inci maddesinin birinci fıkrasını karşılamaktadır. Metninde yapılan arılaştırma dışında, cümlede 818 sayılı Borçlar Kanununa göre bir hüküm değişikliği yoktur.
Maddenin ikinci cümlesinde ise, 818 sayılı Borçlar Kanununda yer verilmeyen, yeni bir hüküm öngörülmektedir. Buna göre, hukuka veya ahlâka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla verilen şey geri istenememekle birlikte, bu konuda bir dava açılmışsa, davanın reddine karar veren hâkim, dava konusu şeyin davalıda bırakılmasını uygun görmezse, bunun Devlete mal edilmesine de karar verebilir.
III-) Kaynak İsviçre Borçlar Kanunu:
1-) OR:
C. Ausschluss der Rückforderungen
Art. 66
Was in der Absicht, einen rechtswidrigen oder unsittlichen Erfolg herbeizuführen, gegeben worden ist, kann nicht zurückgefordert werden.
2-) CO:
C. Répétition exclue
Art. 66
Il n’y a pas lieu à répétition de ce qui a été donné en vue d’atteindre un but illicite ou contraire aux mœurs.
IV-) Yargı Kararları:
1-) Y. 1. HD, T: 08.09.2022, E: 2022/2850, K: 2022/5483:
“... Davacı, rahatsız olan eşinin de bilgi ve rızasıyla, ortak tanıdıkları olan … ve … isimli arkadaşları vasıtası ile tekrar evlilik yapmak amacıyla davalı ile tanıştırıldıklarını, tanıştıktan beş gün sonra yapılan görüşmeler ve tanışmalar, ziyaretler sonucunda davalı tarafın kendisinden evlilik yapmak için bir ev istediğini, aracıların da davalı ve ailesine karşı güven telkin etmesi karşısında … nolu bağımsız bölümünü davalıya devrettiğini, davalı ile dini nikah kıymalarının ertesi günü ifadesi alınmak üzere karakoldan çağrıldığını, davalının kendisine tecavüz ettiği iddiası ile şikayetçi olduğunu öğrendiğini, davalı tarafından kandırdığını ve tapunun kendisine devrinden sonra böyle bir iftira ile dolandırıldığını ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemiştir.
...
Davalı, savunma getirmemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
… 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin … kararıyla; evlenme önerisinin davacıdan geldiği, bunu sağlayabilmek için davacının birtakım vaatlerde bulunduğu ve neticede davaya konu evin devredildiği, aldatma unsurunun gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
…
… Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin … kararıyla; 6098 sayılı TBK’nın 81. maddesine göre hukuka ve ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla verilen şeyin geri istenemeyeceği, resmi olarak evli olan davacının evliliğini sona erdirmeden davalı ile evlenmek istemesinin hukuka aykırı olduğu, kararın bu gerekçeyle sonucu itibariyle doğru olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık yönünden kabulü ile; İlk Derece Mahkemesi kararının … kaldırılmasına, gerekçe değiştirilerek davanın reddine yönelik yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
…
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
…
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriğinden ve dinlenen tanık beyanlarından, tarafların 09/05/2020 tarihinde tanıştıkları, davacının, davalı ile uzun süre birlikte yaşayacağını düşünerek çekişmeye konu 8 nolu meskenini 13/05/2020 tarihinde davalıya temlik ettiği, davalının taşınmazın mülkiyetini devraldıktan bir gün sonra evi terk ettiği, bu suretle davacının iradesinin fesada uğratıldığı anlaşılmaktadır.
3.3.3. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. …”
2-) Y. 7. HD, T: 08.09.2021, E: 2021/725, K: 2021/1211:
“… Davacı şirket vekili, … iki adet dairenin davacı şirkete ait olduğunu, bu dairelerin şirketin sahibi ... ile evlenme vaadi karşılığında inançlı akitle davalı ...’e tapuda satış gösterilerek devir edildiğini, davalı 47 yaşında, şirketin ortağı ...’un 70 yaşında olduğunu, davalının evlenme vaadi ile taşınmazları bedel ödemeden temlik aldığını, davacı şirket müdürü ve ortağı ve ayrıca ...’un oğlu ... ile davalı ...’in imzalamış oldukları yazılı protokolde "… No’lu bağımsız bölümler … İnşaat Ltd. Şti.nin mülkü iken ...’un talebi üzerine bedelsiz olarak ...’e devredilmiştir..." şeklinde yazılı olduğunu, en son oturacakları Ataşehir’de bulunan dairenin tapusunu …” (da) “… isteyince kavga çıkarıp davalının evi terk ettiğini belirterek 45 ve 46 no’lu bağımsız bölümlerde bulunan iki dairenin tapusunun iptali ile davacı şirket adına tescilini istemiştir.
Davalı vekili, … nikahı ertelemek ve imam nikahlı olarak yaşamaya zorlamak için dava konusu taşınmazları müvekkile devrettiğini, 6098 sayılı Borçlar Kanununun 81. maddesine göre nikahsız bir şekilde birliktelik yaşayabilmek için verdiği şeyin geri isteyemeyeceği, ayrıca dava inançlı akde dayanmakta ise davacı şirket yine akdin ve davanın tarafı olmayacağını, bu nedenlerle öncelikle husumet ve esas yönünden davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince, Borçlar Kanununun 81. maddesi … karşısında davacının ahlaka, adaba, aykırı resmi evlilik akti olmaksızın birlikte yaşamayı temin maksadı ile davalıya devrettiği dava konusu gayrimenkulleri geri isteyemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı şirket vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
… istinaf başvurusunun … esastan reddine dosya üzerinden oybirliği ile …karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 18.12.2018 tarihli 2018/3355 Esas, 2018/9154 Karar sayılı ilamı ile temlikteki amacın resmi evlilik birlikteliğini sağlamak olup, gayri ahlaki bir amaç taşınmadığı, buna göre, Türk Borçlar Kanununun 81. maddesinin uygulama yeri bulunmadığı, dava konusu 45 ve 46 no’lu bağımsız bölümlerin davalı adına tesciline ilişkin 13.01.2015 tarihli görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanununun (TMK) 706., 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 237., eski 818 sayılı Borçlar Kanununun 213. ve Tapu Kanununun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, resmi sözleşmenin geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler, gerekçesiyle hükmün bozulmasına oyçokluğu ile karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
…
… dava konusu taşınmazların dava dışı … Yapı Limited Şirketinin mülkiyetinde iken, 13.01.2015 tarihinde davalıya devredildiği, devir işleminin davacı şirket tarafından yapılmadığı; davacı şirketin iddiasına göre, … Yapı Şirketine temin edilen malzeme bedeli karşılığında davacı şirkete devir edilmesi gereken dava konusu bağımsız bölümlerin, davacı şirketin yönetim kurulu başkanı ... ile davalının birlikte yaşamaya yahut evlenmesi amacıyla davacı şirketin müdürü ve ortağı, aynı zamanda ...’un oğlu ... ile davalı ...’in imzalamış oldukları yazılı protokol uyarınca davalıya devredildiği anlaşılmıştır.
Uyuşmazlığın konusunu, davacı şirketin yönetim kurulu başkanı ... ile davalının evlilik dışı olarak bir araya gelmeleri ve bir süre karı-koca gibi yaşamalarını sağlamak amacıyla davalıya verilen bağımsız bölüm niteliğindeki taşınmazlar ve bu taşınmazların davacı şirkete iadesi konusundaki anlaşmazlık oluşturmaktadır.
Dava konusu taşınmazların, davada taraf olmayan önceki malik … Yapı Limited Şirketi tarafından, davacı şirket müdürü ve davalı arasında yapılan protokol uyarınca davalıya devredildiği, bağımsız bölümlerin devir işlemine ...’un bizzat katılmadığı, bu nedenle 6098 sayılı Kanunun 30. maddesinde düzenlenen yanılma ve 36. maddesinde düzenlenen aldatma yoluyla taşınmazların devrinin sağlandığı iddialarının, olayın oluşuna göre gerçekleştiği söylenemez.
Dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının davalı adına tapuya devredildiği tarihte, mülkiyetin naklinde yanılma söz konusu olmadığı gibi aldatma unsurları da gerçekleşmiş değildir.
Davacı şirketin yönetim kurulu başkanı ... ile davalının nikahsız yaşamaları bu birleşmenin kanuni ve medeni evlenmeye tekaddüm eden bir nişanlanma mahiyetinde olmadığını göstermektedir. Bu nedenle, davacının tesiriyle davalıya verilen dava konusu bağımsız bölümlerin, meşru olmayan bir maksadın istihsali için verilmiş olduğunun kabulü zarureti vardır.
6098 sayılı Kanunun 81. maddesine göre hukuka veya ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla verilen şeyin geri alınması mümkün olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, …”
3-) Y. 3. HD, T: 24.05.2016, E: 2015/13389, K: 2016/7993:
“… Davacı - karşı davalı vekili dilekçesinde; tarafların 24.02.2014 tarihinde nişanlandıklarını, davalının hiçbir sebep yokken nişanı bozduğunu, … TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı - karşı davacı cevap dilekçesinde; … davacının ailesine 5.000 TL’yi başlık parası olarak verdiğini, … savunarak davanın reddini istemiş; karşı dava olarak da …” (davacı-karşı) “… davalının ailesine verdiği 5.000 TL başlık parası, … maddi tazminat olarak davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
...
Kural olarak kişinin davranış özgürlüğü, hukuk ve genel ahlak kuralları ile sınırlıdır. Daha açık bir deyimle, Türk Hukukunun başlangıç noktası olan sözleşme özgürlüğü ancak bu sınırlar içinde kalabildiği ölçüde geçerlik kazanır.
Sözleşme özgürlüğünün hukuka aykırı olarak aşılması veya etkilenmesinin müeyyidesi BK.nun 19 ve 20. (TBK 26 ve 27.md.) maddelerinde gösterilmiş ve böyle bir bağıtın hükümsüz olduğu kabul edilmiştir.
Kişinin dilediği kimse ile evlenmesi, yasanın öngördüğü sınırlar içinde temel hak ve hürriyetinin bir gereğidir. Normal ve iyi bir ortamda kızın dilediği erkekle evlenmesi, yasaların ona sağladığı temel haklardan olduğu kadar, onun evlilik yapmasına rıza göstermek de baba ve ananın görevidir.
Nişan ya da evliliklerde kayınpederin gelinine takı takması ya da para veya hediye vermesi yerel gelenek ve göreneklere uygun ise de; kızın babasının evlenmeye razı olmasının karşılığı olarak (başlık) adı altında mal veya para alması yukarıda açıklanan ölçütlere göre hukuka ve genel ahlak kurallarına aykırıdır.
Borçlar Kanununun 65. maddesinde (TBK’nun 81.md.) haksız veya ahlaka aykırı bir amaç için verilen şeyin istirdat edilemeyeceği düzenlenmiştir.
… davalı … beyanlarında davaya konu edilen 5.000 TL’yi davacı-karşı davalının ailesine başlık parası olarak verdiğini ikrar ettiği de dikkate alındığında, söz konusu bu miktarın mahkemece ’’çeyiz parası’’ olarak değerlendirilerek bu miktarın da hüküm altına alınması doğru görülmemiştir.
… karşı davada ise davalı-karşı davacı yönünden başlık parası olarak davacı-karşı davalının ailesine verildiği sabit olan 5.000 TL’nin iadesine hükmedilemeyeceği gözetilerek hüküm tesisi gerekirken …”
V-) Yararlanılabilecek Monografiler:
Hüseyin Hatemi; Hukuka ve Ahlâka Aykırılık Kavramı ve Sonuçları, İstanbul, 1976.